26 Ekim 2012 Cuma

Bugün Bayrammm!



Bayram geldi, gelecek, kapıda derken son günlerim, hatta son haftalarım hep buruk bir hüzünle geçti. Gerçi öteden beri kurban bayramları benim için zor geçerdi ama olsun, ailemle olmak, geleneklerimizi yaşa(t)maya çalışmak bana yeterdi.

Neyse ben buralarda, elin Almanyalarındayken bayram geldi çattı. E tabi resmi tatil gibi bir durum da yok. Günlerden Perşembe; Eda’nın iş günü. O halde, madem ben buralarda olmak için bir yılımı feda etmişim, madem ben buralarda kültür elçisiyim, o zaman yaşayayım, yaşatayım bayramlarımızı dedim. Kita’da, çocuklarımla bayramımızı kutladık :)

Sabah en güzel kıyafetlerimi giydim, azıcık süslendim, yanıma birkaç resim çıktısı, bayram şekerleri ve Barış Manço’nun Bugün Bayram şarkısını alıp Kita’nın yolunu tuttum. Şekerlerimi işlemeli gümüşe doldurdum, oyun saatinde çocuklarımı toparladım ortaya şekerliği koydum ve başladım anlatmaya..
Biz bayramlarda en güzel elbiselerimizi giyeriz...

...Büyüklerimizi ziyaret eder ellerini öperiz...

...Ve elbette şeker ve harçlık toplarız :)

Yavrucuklarım, ben nerden geliyorum?
– Türkiye’deeen!
– Eveeet! Ve bugün Türkiye’de ne biliyor musunuz? Bugün bayraam! Neymiş?
– Bayraaam!
– Eveet! Peki biz bayramlarda ne yaparız? En güzel kıyafetlerimizi giyeriz, büyüklerimizi ziyaret eder; ellerini öperiz. Çocuklar şeker, çikolata ve harçlık toplarlar. Bol bol şeker yeriz, bayramlar çoook güzeldir! Şimdi sizinle bayram şekerlerimizi yiyelim mi?
 
- Evet! Yiyeliiiim!”

Böylece çocuklara Türkiye’den getirdiğim kuş lokumlarını ve badem şekerlerini ikram ettim. Pek bir beğendiler elbette.. Çocukluk evrensel; bütün çocuklar şekere bayılırlar!

Sonra da Barış amcamızın “Bugün Bayram” şarkısını açtım, bayağı dans ettik. Sonra koptular benden tabi. Gerçi bayramla ilgili söylediklerimi anladılar mı? Elbette anlamadılar :D Olsun. Ben anlatmış oldum.

Kapatmadım şarkıyı, 50 kere filan oynattım yine de :D en azından ben bayramı hissedebileyim diye..

Sonra aldım şekerliğimi elime, Kita’daki geriye kalan 7 grubu da bir bir ziyaret ettim, hepsine bugün bizim için önemli bir gün olduğunu ve bu önemli günde büyüklerin çocuklara şeker verdiğini söyledim. Çok mutlu oldular. Böylece 2012 yılının Kurban Bayramı’nda, Almanya’nın Berlin şehrinde bir Kita’da, Kita Abenteuerland’da bütün, bütün çocuklar bayram şekeri yemiş bulundular. Bu bana yeter! :)







Ve böylece Kita’da haftayı kapatmış bulunduk. Peki ya geleneklerimiz? Ben kimin elini öpecektim, kiminle bayramlaşacaktım şimdi? Ne gün, ne de bayram bitmemişti. Öncelikle bayramı üzerimden atıp bir sürü bürokratik işlere koşturmak zorunda kaldım. Almanya’ya geldiğimden beri ilk defa döner yedim. Dönerciye gittiğimde bayramlaştık, bana lokum ikram ettiler. Ordaki abilerle muhabbet ettik. “Biz bayramı ancak bu kadar yaşayabiliyoruz işte, ancak buraya koyduğumuz şekerlerle..” dediler. Abi baya duygulandı, hadi bugün bayram dedi ve dönerime fazladan bayaaa et ekledi. Sonra 2,80€ yerine 2,50€ aldı benden. Bir de çay ikram etmek istedi ama benim yetişmem gereken bir metro vardı. Bir gün sırf çaylarını içmek için geleceğime söz vererek ayrıldım oradan. Böylece gurbetçilerin bayramını da görmüş oldum. Ne kadar buruk olduklarını.. Fakat bizim milletten başka kimsenin de göstermeyeceği bir samimiyet de eklemişlerdi ekmeğin arasına, hem de en güzel zamanda; bir bayram gününde..

Bayram günü, lokum ve dönerci abiler :)
Derken yetişmeye çalıştığım metroyu yakaladım, oturacak yer budum. Çantamda çocuklarıma ikram ettiğim şekerler vardı. Elimde şekerlik, metroda şeker yiyordum. Sonra insanların bana baktığını farkettim. Bende metrodayken, zaten içim bir buruk, etrafımdaki insanlara şeker ikram ettim. Bazıları şaşırdı ama teşekkür edip aldı, bazıları da sahip oldukları en garip bakışı takınarak ikramımı geri çevirdi. Olsun! Sonra ben de şekerlerin içinde zehir filan olmadığını ispatlamak için gözlerinin içine baka baka şekerlerimi yemeye devam ettim. Hıh! Akşam oldu, yoruldum. Kursa gitmek istemedim, bayramdı çünkü, tatildi bana!

Derken yurttaki can arkadaşlarım, erasmus sebebiyle benimle aynı yurda yolu düşmüş olan Nurgül ve Kübra ile bayramlaşma kararı aldık. Zaten onlarla tanıştığımdan beri hiç Tr’yi aramaz oldum :) Önceden kararlaştırmıştık, 3 gün birbirimizi ziyaret edecektik. Herkes bayram şekeri aldı ve ilk gün aramızdaki en büyük olaraktan Nurgül’le bayramlaşmaya gittik. Ah tabi süslendik, püslendik, en güzel kıyafetlerimizi giydik, makyajımızı yaptık ve Nurgül’ün kapısını çaldık. Bayramlaştık, çayımızı içtik, Nurgül’ün ikram ettiği bayram şekerlerini yedik ve ebette günü ölümsüzleştirmek istedik :)

Nurlu Ülker bayram şekerlerimiz ve bayram için süslenmiş gurbetçiler :D

Bazı anlar vardır, yorum yapamazsınız :D

İkinci gün ise ortanca oluşum sebebiyle bendeydik :) Halis muhlis bir Türk sofrasında geçirdik akşamımızı. Bu yazıyı bayramın ikinci gününden, mübarek bir Cuma’dan, çok uzaklardan, yalnız olmamak için elimden geleni yaptığım zamanlardan gönderiyorum.. Hiç üzgün  değilim, mutsuz değilim, elhamdulillah..

Bugün hava burada çok mutlu. Sevdiğim pek çok insandan, yerden uzağım ama olsun! Günler güzel, gülenler güzel, insanların mutlu olabildiğini görmek, bilmek çok çok güzel! Ve ben, çok mutluyum! :) Allah bize nice bayramları bayram tadında yaşamayı nasip etsin dilerim, her bayram mübarek, her bayram kutlu ve bayram gibi olsun!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder