Bayram geldi, gelecek, kapıda derken son günlerim, hatta son
haftalarım hep buruk bir hüzünle geçti. Gerçi öteden beri kurban bayramları
benim için zor geçerdi ama olsun, ailemle olmak, geleneklerimizi yaşa(t)maya
çalışmak bana yeterdi.
Neyse ben buralarda, elin Almanyalarındayken bayram geldi
çattı. E tabi resmi tatil gibi bir durum da yok. Günlerden Perşembe; Eda’nın iş
günü. O halde, madem ben buralarda olmak için bir yılımı feda etmişim, madem
ben buralarda kültür elçisiyim, o zaman yaşayayım, yaşatayım bayramlarımızı
dedim. Kita’da, çocuklarımla bayramımızı kutladık :)
Sabah en güzel kıyafetlerimi giydim, azıcık süslendim,
yanıma birkaç resim çıktısı, bayram şekerleri ve Barış Manço’nun Bugün Bayram
şarkısını alıp Kita’nın yolunu tuttum. Şekerlerimi işlemeli gümüşe doldurdum,
oyun saatinde çocuklarımı toparladım ortaya şekerliği koydum ve başladım
anlatmaya..
Biz bayramlarda en güzel elbiselerimizi giyeriz... |
...Büyüklerimizi ziyaret eder ellerini öperiz... |
...Ve elbette şeker ve harçlık toplarız :) |
“–Yavrucuklarım, ben nerden geliyorum?
– Türkiye’deeen!
– Eveeet! Ve bugün Türkiye’de ne biliyor musunuz? Bugün
bayraam! Neymiş?
– Bayraaam!
– Eveet! Peki biz bayramlarda ne yaparız? En güzel
kıyafetlerimizi giyeriz, büyüklerimizi ziyaret eder; ellerini öperiz. Çocuklar
şeker, çikolata ve harçlık toplarlar. Bol bol şeker yeriz, bayramlar çoook
güzeldir! Şimdi sizinle bayram şekerlerimizi yiyelim mi?
- …
- Evet! Yiyeliiiim!”
Böylece çocuklara Türkiye’den getirdiğim kuş lokumlarını ve
badem şekerlerini ikram ettim. Pek bir beğendiler elbette.. Çocukluk evrensel;
bütün çocuklar şekere bayılırlar!
Sonra da Barış amcamızın “Bugün Bayram” şarkısını açtım,
bayağı dans ettik. Sonra koptular benden tabi. Gerçi bayramla ilgili söylediklerimi anladılar
mı? Elbette anlamadılar :D Olsun. Ben anlatmış oldum.
Kapatmadım şarkıyı, 50 kere filan oynattım yine de :D en
azından ben bayramı hissedebileyim diye..
Sonra aldım şekerliğimi elime, Kita’daki geriye kalan 7
grubu da bir bir ziyaret ettim, hepsine bugün bizim için önemli bir gün
olduğunu ve bu önemli günde büyüklerin çocuklara şeker verdiğini söyledim. Çok
mutlu oldular. Böylece 2012 yılının Kurban Bayramı’nda, Almanya’nın Berlin
şehrinde bir Kita’da, Kita Abenteuerland’da bütün, bütün çocuklar bayram şekeri
yemiş bulundular. Bu bana yeter! :)
Ve böylece Kita’da haftayı kapatmış bulunduk. Peki ya
geleneklerimiz? Ben kimin elini öpecektim, kiminle bayramlaşacaktım şimdi? Ne
gün, ne de bayram bitmemişti. Öncelikle bayramı üzerimden atıp bir sürü
bürokratik işlere koşturmak zorunda kaldım. Almanya’ya geldiğimden beri ilk
defa döner yedim. Dönerciye gittiğimde bayramlaştık, bana lokum ikram ettiler.
Ordaki abilerle muhabbet ettik. “Biz bayramı ancak bu kadar yaşayabiliyoruz işte,
ancak buraya koyduğumuz şekerlerle..” dediler. Abi baya duygulandı, hadi bugün
bayram dedi ve dönerime fazladan bayaaa et ekledi. Sonra 2,80€ yerine 2,50€
aldı benden. Bir de çay ikram etmek istedi ama benim yetişmem gereken bir metro
vardı. Bir gün sırf çaylarını içmek için geleceğime söz vererek ayrıldım
oradan. Böylece gurbetçilerin bayramını da görmüş oldum. Ne kadar buruk
olduklarını.. Fakat bizim milletten başka kimsenin de göstermeyeceği bir
samimiyet de eklemişlerdi ekmeğin arasına, hem de en güzel zamanda; bir bayram
gününde..
Bayram günü, lokum ve dönerci abiler :) |
Derken yetişmeye çalıştığım metroyu yakaladım, oturacak yer
budum. Çantamda çocuklarıma ikram ettiğim şekerler vardı. Elimde şekerlik,
metroda şeker yiyordum. Sonra insanların bana baktığını farkettim. Bende
metrodayken, zaten içim bir buruk, etrafımdaki insanlara şeker ikram ettim.
Bazıları şaşırdı ama teşekkür edip aldı, bazıları da sahip oldukları en garip
bakışı takınarak ikramımı geri çevirdi. Olsun! Sonra ben de şekerlerin içinde
zehir filan olmadığını ispatlamak için gözlerinin içine baka baka şekerlerimi
yemeye devam ettim. Hıh! Akşam oldu, yoruldum. Kursa gitmek istemedim, bayramdı
çünkü, tatildi bana!
Derken yurttaki can arkadaşlarım, erasmus sebebiyle benimle
aynı yurda yolu düşmüş olan Nurgül ve Kübra ile bayramlaşma kararı aldık. Zaten
onlarla tanıştığımdan beri hiç Tr’yi aramaz oldum :) Önceden kararlaştırmıştık,
3 gün birbirimizi ziyaret edecektik. Herkes bayram şekeri aldı ve ilk gün
aramızdaki en büyük olaraktan Nurgül’le bayramlaşmaya gittik. Ah tabi
süslendik, püslendik, en güzel kıyafetlerimizi giydik, makyajımızı yaptık ve
Nurgül’ün kapısını çaldık. Bayramlaştık, çayımızı içtik, Nurgül’ün ikram ettiği
bayram şekerlerini yedik ve ebette günü ölümsüzleştirmek istedik :)
Nurlu Ülker bayram şekerlerimiz ve bayram için süslenmiş gurbetçiler :D |
Bazı anlar vardır, yorum yapamazsınız :D |
İkinci gün ise ortanca oluşum sebebiyle bendeydik :) Halis
muhlis bir Türk sofrasında geçirdik akşamımızı. Bu yazıyı bayramın ikinci
gününden, mübarek bir Cuma’dan, çok uzaklardan, yalnız olmamak için elimden
geleni yaptığım zamanlardan gönderiyorum.. Hiç üzgün değilim, mutsuz değilim, elhamdulillah..
Bugün hava burada çok mutlu. Sevdiğim pek çok insandan,
yerden uzağım ama olsun! Günler güzel, gülenler güzel, insanların mutlu
olabildiğini görmek, bilmek çok çok güzel! Ve ben, çok mutluyum! :) Allah bize
nice bayramları bayram tadında yaşamayı nasip etsin dilerim, her bayram mübarek, her bayram
kutlu ve bayram gibi olsun!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder