Uzun zamandır yazmıyorum.. Ne geziler hakkında ne de başka şeyler hakkında.. Yazmaktan ziyade yaşıyorum sanırım.. Yazmaktan ziyade düşünüyorum..
Doğru olanı mı yaptım? Gün battı.. Güneş sahip olduklarımı aldı, bana akşamı bıraktı.. Doğru olanı mı yaptım? Her zaman düşündüğüm kadar güneşli mi hayat? Gerçekten her hadisede mutlu olmak için bir sebep bulunabilir mi? Bugün hüzünlü olmak için çok sebebim var. Ama mutlu olmak için de yeterince fazla vesile var. O halde evet.. Hava karlı ve buz gibi bile olsa dünyada bir yerlerde güneşin kuşların şakımasına sebep olacak kadar parlak olduğu gerçeğini görmeli insan.. Ve güneş sonsuza dek batmadan, insanın kendini umutsuzluğa emanet etmeye hakkı yok.. Umutsuzluk dünyaya yaşamamız için indirilmedi. Bütün soruların doğru cevabını bulmak için elememiz gereken yanlış cevaplardan biri o sadece.. Umutsuzluk duanın antitezi gibi.. Duayı hak ettiği değerden ve yerden uzak düşüren en büyük ara bozucu o.. Umutsuzluk, mutsuzluk.. Nasıl ki gökyüzünün yüzlerce farklı rengi var, hayat da bir o kadar farklı yüze sahip.. Biz, bir çift göz ve bir kalp bahşedilmiş küçük canlılar, biz hayrın da şer kadar mümkün ve yanıbaşımızda olduğunu idrak etmeliyiz..
Gerçekçilik, dualara umut dolu bir kucak açabildiği zaman bu dünyada haklı bir yer edinebilir ancak..
Nehrin yanında bekleyen bir bardak var.. Onu suyla buluşturmadan, boş demeye hakkım var mı?
Artık huzurluyum.. Baktığım yerden, evimin penceresinden güneşi artık göremiyorum.. Ama başka yerlerde doğması için burda batması ve nihayetinde buralara geri dönebilmesi için gitmesi gerektiğini biliyorum.. Hüznüm, güneş geri dönünce bitecek, biliyorum..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder