4 Nisan 2013 Perşembe

Bir dua..

Dua..

"Şu derdim var canım arkadaşım, dua et olur mu?"
"Bi sıkıntım var, dualarında beni de anarsan çok sevinirim."
"Sınava gireceğim, çok korkuyorum. Benim için bir Yasin okur musun?"
"Hatim dağıtıyorum, bir cûz almak ister misin?"

Ben hayatım boyunca bu cümlelerin sadece Müslüman olmanın; sonuna kadar dayanabileceğimiz, güç alabileceğimiz bir Rabbimizin varlığının idrakinin sonucu söylenebildiğinin ve bunun ne kadar, ne kadar eşsiz bir lütuf olduğunun farkına varmamıştım. Bir hafta öncesine kadar..

Babam, adı hatırıma düştüğünde bile ruhumun teli titreyen, düşüncesi yüzümü güldüren, hayatta en çok sevdiğim, yokluğunu düşünmenin bile gözlerimin dolmasına sebep olan insan.. Geçen hafta kalbiyle ilgili küçük bir operasyona girmesi gerektiğini öğrendim. Çok çok küçük olsa bile risk, riskti.. Ve söz konusu babam olunca hafta geçmek bilmedi.. Konuşma fırsatı bulabildiğim arkadaşlarımdan dua istedim. Eli kolu bağlı olan insanın içini rahatlatan tek şey, ben de duaya sığındım..

Sonra.. İş arkadaşlarım, buradaki diğer arkadaşlarım.. Onlara da bahsetmiş bulundum. Diğer bütün arkadaşlarıma "dua edin, olur mu?" dedim. Ama onlara ne diyeceğimi bilemedim.. "Şans dileyin olur mu?".. Bu kadar.. Şans dilemelerini istedim.. Şans? Nedir? Kimden gelir, neyden ve neden gelir? Ne kadar havada, ne kadar kabarık ama boş bir kelime.. Şans nedir ki? Ne kadar zayıf, boşluğa savrulan bir taş gibi..

İlk defa o an dua'nın ne büyük bir lütuf olduğunu fark ettim sanırım.. Ya da bu kadar derinden hissettim diyebilirim.. İnsanın, gerçekten bir hiç olduğunu kabul etmesiyle huzur duygusu yeşermeye başlıyor.. Her şey Allah'ın elinde.. Ben bir hiçim.. Ben sadece olmasını dileyebilirim, O'nun ise dilediği olur.. Bu kadar.. Bu, dünyanın en rahatlatıcı düşüncesi.. Dualar yalnızca O'nadır, şükürler O'na.. Başımıza gelen her hayır O'ndandır, şerler O'ndan gelen imtihan.. Bu basit ve birbiri ardına kolayca dizilebilen cümleler hayatın özü aslında.. Bazen karıştırıyorum: Müslüman olmak hakkıyla insan olabilmek mi, yoksa hakkıyla insan olabilmek Müslüman olmak mı.. Bilmiyorum, sanırım ikisi de doğru.. Her ne olursa olsun Rabbim bize Müslüman olarak ölmeyi nasib etsin.. O iç rahatlığıyla..

Düşünüyorum, ahiret inancı olmadan nasıl yaşayabilir insan? En sevdiklerini hiçliğe yollamak fikri nasıl yerleşir insanın kalbine.. Ne kadar eğreti duruyor insan fıtratına..

Düşünüyorum, duasız nasıl yaşayabilir insan? Müşkülde elinden hiçbir şey ama hiçbir şey gelmemesi fikri hiç adil değil.. Dua adalet.. Dua bize verilen bir rahatlık, bir konfor, bir söz hakkı..

Bazen insanlar Müslüman olduğumu görünce Kur'an'ın emirleri dolayısıyla baskı altında olduğumu düşünüyorlar.. Bununla ilgili sorular soruyorlar.. Asıl baskı hissini 'hiç olma' düşüncesi vermez mi? Kimsesizlik, çaresizlik insanı boğmaz mı?..

Bu konuda söylenecek ne çok şey var.. Ne çok.. Babamın sıhhati şimdi çok iyi, elhamdulillah. Fakat benim, ruhlarımızın durumu hakkında endişelerim devam etmekte.. Allah, bizlere hem beden hem de kalp sıhhati nasip eylesin.. Fıtratına aykırı davranan insanlar olma azabından bizleri korusun.. Bize şans'tan medet umdurmasın..

Amin..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder